23 Eylül 2009 Çarşamba

Bisikletimin Üstünde, Yeniden

Kelebek garajdan çıktı, paslanmış zinciri yağlandı. Vites ayarlarınıyaptık Bryan'la. Fren pabuçları değişti, kışlık frenler takıldı. Kazageçirdiğim ve hurda haline gelen bisikletimden sadece pedallarımıaldım ve Kelebek'e taktım. Pedal bile yamulmuştu, spd'sini parça parça ayırdık, düzelttik ve tekrar monte ettik.
Çelik kadrosunu sildim Kelebek'in özenle, okşayarak, üstündetitreyerek... Avrupa'yı geçmiştik beraber, pedalladığımız ülkelerininbayrakları çıkartma olarak duruyordu üzerinde. Her milimetrekaresitanıdıktı eski dostumun. Siyah çelik ışıdı ellerimin altında.
Bir seneden fazla olmuştu bisiklete binmeyeli. Kelebek hazırdı ama yaben? Tedirginlikle seleye oturdum ve korkarak pedalı çevirdim. Bisikletten değil, bisiklete binmeye korkmaktan korkuyordum en çok. İlk pedaldan sonra içimden kopup gelen sevinç o kadar güçlüydü ki haykırmamak için kendimi zor tuttum. Eve dönmek gibiydi bisiklete binmek. Gidonuna sevgi dolu bir şaplak attım Kelebek'in. "İşte yollardayız yine Kelebek. Her şeye rağmen, televizyon önünde bizi sahiplenip, düştüğümüzde yanımızda olmayanlara, düğünde içip içip önüne bakmadan araba kullananlara, kabustan beter Kazak hastanelerine, aylarca yataktan kalkamadığım günlere inat, biz yine yollardayız."

9 Ağustos 2009 Pazar

"Bir Bilet Al" 2?



"Bir Bilet Al"alı 10 yıl olmuş. 99'da tek başıma sırt çantasıyla çıktığım interrail turundan sonra kaptığım ve çok sevdiğim GİTme virüsü, beni dünyanın olmadık köşelerine götürdü. GİTmek öyle birşey ki, gittikçe daha fazla yer çağırıyor ismimi. Gezdikçe ve insanlar tanıdıkça, sadece bir yerleri değil, dostları da görmek için düşüyorum bu sefer yola.


Balkan Flexipass'ımla Pazartesi yola çıkıyorum yine, istikamet Hırvatistan. Dubrovnik'te yelkenli tekneyle dünyayı gezen arkadaşlarımıza katılıp sıfır karbon emisyonlu bir Adriyatik turu yapacağız. Dönüş yine (bittabi) trenle. Fazla plan program yapmadık, Bosna diyoruz, mutlaka Karadağ ve ?????? Interrail de bu demek değil mi zaten, istediğin zamanda istediğin istasyonda inebilme özgürlüğü?

Özgürlük...

Sadece borca harca girip dizginleri sistemin eline vermediğimiz zaman özgürüz.

Gezekalın...

1 Ağustos 2009 Cumartesi

"Organik Gıda Daha Sağlıklı Değildir" Raporu



Bir halkla ilişkilerci olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim. Geçtiğimiz günlerde basında geniş yer bulan "Organik Gıda Daha Sağlıklı Değildir" yazısı, tam bir manipülasyon haberidir. Bir raporun sonuçlarının yalan söylemeden nasıl çarpıtılabileceğinin en muhteşem örneklerinden biridir.
Üşenmedim, Toprak Vakfı'nın (Soil Association) yayınladığı karşıt görüşü çevirdim. Aşağıda...
Not: Raporun zamanlaması ne kadar harika değil mi? Tam da Türkiye dahil, dünyanın pek çok ülkesinde GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) yasası çıkarken/çıkmak üzereyken. Tesadüfe (!!!) bakın siz hele...




Bilindiği Gibi, Gıda Standartları Enstitüsü (Food Standards Agency) geçtiğimiz günlerde organik beslenmenin önemli bir fayda sağlamadığına dair bir rapor yayınladı. Bu çok ciddi bir araştırma ve Toprak Vakfı bu araştırmanın sonuçlarını ciddiyetle inceleyecek – ancak ilk bakışta araştırmanın epey kısıtlı bir analiz olduğu görülüyor. Örneğin, inceleme sadece İngilizce yazılmış belgelere dayalı, bulunan belgelerin yarısı rapora dahil edilmemiş ve Avrupa Birliği tarafından bu yılın Nisan ayında yayınlanan (bu araştırmanın yayınlanacağının önceden bilinmesine rağmen) daha güncel rapor gözardı edilmiş.

Daha Büyük Faydalar

İnsanların organik gıdayı sadece onları daha sağlıklı yapacağı düşüncesiyle satın aldıkları bir efsanedir. Geçtiğimiz aylarda yapılan AB araştırmasına göre, sürekli olarak organik gıda satın alanlar (tüm organik ürünlerin %80’i) organik tarımın ve ürünlerin faydaları konusunda çok daha sofistike bir anlayışa sahip.

Örneğin, araştırma, tarım, böcek ve yabani ot zehirlerinin uzun vadeli etkilerini işaret etmekte başarısız olmuştur. Avrupa Komisyonu 2006 yılında, belli kanser türlerini, erkek kısırlığını ve sinir sistemi bozukluklarını tarım ilacı kullanımıyla ilişkilendirmişti. Endüstriyel tarım ile yetiştirilen bir elma 16 defa, 30 farklı kimyasalla ilaçlanmış olabilir.

Organik gıda satın almak aynı zamanda sağlıklı bir çevreyi destekler. Ortalama bir organik çiftlik %30 daha fazla tür ve %50 daha fazla kuş, kelebek ve arı gibi yaban hayat barındırır. Bu konuda uzman olan Compassion in World Farming (Dünya Tarımında Merhamet), organik tarımın en yüksek hayvan refahına sahip olduğunu söylüyor. Diğer çevresel yararlar belli – Organik çiftlikler daha az tehlikeli atık yaratıyor. Organik tarımda yapay nitrojen gübresi yasaklanmıştır, dolayısıyla yağmur sularıyla karışarak deniz giden ve kıyı sularında aşırı yosun çoğalmasına sebep olan maddeler daha azdır.

Organik tarımda daha fazla kadın ve genç insan vardır, organik çiftçiler gelecek için daha iyimserler. Bu gelecek, küresel ısınmanın ağırlığı altında eziliyor. Burada organik tarım yol gösteriyor, kırmızı yonca gibi güneş ışığını kullanarak toprağa nitrojen katan doğal gübreler sayesinde tarım ürünlerine fayda sağlıyor. Kendimizin ve gezegenimizin sağlığı için organik gıda ve tarım geleceğimizde büyük rol oynayacak.

Toprak Vakfı Politika Direktörü Peter Melchett, FSA tarafından yetkilendirilen organik gıda raporunu şöyle yorumladı: “Araştırmacıların ulaştığı sonuç bizi hayal kırıklığına uğrattı. Araştırma, var olan organik ve organik olmayan ürünlerin beslenme karşılaştırmalarının tümünü reddetmiş. Bunun sebebi, var olan karşılaştırmaların, araştırmayı yapan London School of Hygiene ve Tropical Medicine’in koyduğu belli bir kritere uymuyor olmaları.

“ Araştırmacılar, göreceli az sayıdaki araştırmalara dayanarak, organik ve organik olmayan gıdalar arasındaki farkın ‘önemli’ olmadığı sonucuna varmalarına rağmen, analizlerinde organik gıdaların, organik olmayan gıdaya kıyasla, besin değerlerinin daha yüksek olduğunu beyan etmişlerdir. Örneğin, FSA’nın çalışmasına göre, organik gıdada bulunan besin değerleri organik olmayanlara kıyasla aşağıdaki oranlarda daha yüksektir:
- Protein 12.7%- Beta-karoten 53.6% - Flavonoids 38.4%- Bakır 8.3%- Magnezyum 7.1%- Fosfor 6%- Potasyum 2.5%- Sodyum 8.7%- Sulfür 10.5%- Zink 11.3%- Fenolik bileşimler 13.2%Araştırmacılar bunun yanısıra organik et ve süt ürünlerindeki yararlı çoklu doymamış yağların, organik olmayan et ve sütelere göre daha fazla olduğunu (2.1% - 27.8% daha fazla) bulmuşlardır.
Toprak Vakfı, Avrupa Birliği tarafından fonlandırılan, 31 araştırma, üniversite ve yayının yanısıra 100 bilim araştırmasını da içinde barındıran, 18 milyon avroya mal olan ve bu yılın Nisan ayında sonuçlanan araştırmanın FSA tarafından göz önünde bulundurulmamasından dolayı hayal kırıklığına uğramıştır.


Avrupa Birliği araştırma programı su sonuçlara varmıştı:
§ Organik tarım ürünleri, bünyelerinde besin istenen yüksek bileşimleri (antioksidan, vitamin, glikosil) daha fazla barındırır.
§ Organik tarım ürünleri, bünyelerinde besinlerde istenmeyen bileşimleri (mikotoksin, glikokaloid, kadmiyum ve nikel) daha az barındırır.


Bunun yanısıra, organik süt ve süt ürünlerindeki CLA ve Omega 3 miktarı %10-60 oranında, organik yeşil sebze ve meyvelerdeki C vitamini de %90 oranında daha fazladır.


Tarım ilaçlarının insan üzerindeki uzun süreli etkilerini araştıran bir çalışma yapılmamıştır. 2006’da Avrupa Komisyonu “Uzun süre tarım ilaçlarına maruz kalmanın bağışıklık sisteminde, kanser, kısırlık, doğum sakatlıkları ve sinir sistemlerinde ciddi bozukluklara yol açtığı”nı belirtmiştir. Organik tarım ve gıda sistemleri bütünselcidir, gübre gibi petrol türevinden üretilen girdiler kullanmak yerine doğayla birlikte çalışır. Organik ürün satın alan tüketiciler sadece tarım ilacıyla kaplanmamış yiyecek almakla kalmaz, aynı zamanda yüksek hayvan refahı standartlarına destek olur, antibiyotiklerin sürekli kullanılmasını engeller ve çiftliklerdeki yaban hayatın artmasını destekler.

14 Temmuz 2009 Salı

Gökova, Bozburun, Datça, Bodrum... Yollar gittikçe biz durmayız.

Gökova'dan başladık aşkım Ege'den kuzeye tırmanmaya. Birbirinden farklı iki Gökova vardı karşımda: Tiki (kıro) Gökova ve geleneksel mimarisi, bol gölgeli ağaçlarıyla uykulu bir Gökova, insanların sokakta yaymış sokak köpeklerini rahatsız etmemek için geri gidip başka sokaklardan geçtikleri Gökova. Seviyorum bu Gökova'yı ama yollar çağırıyor ve GİTiyoruz belki milyonuncu kere, milyonuncu defa sanki ilk sefermiş gibi heyecanla...
Bozburun denizinde ağa takılmış bir yengeci özgürlüğüne kavuşturmamız şerefine kutlamalarımız iki gün iki gece sürüyor. Dostlar arasındayız yine, yengeç bahane... Denizden saatlerce çıkmayınca buruşuyoruz. Buruşmak bahane...
Gençtur, TaTuTa aracılığıyla Datça'daki Knidias organik çiftliği ziyareti ayarlıyor bize. Elektriği olmayan ama buna inat her türlü güzelliği barındıran çiftlikte dalından kopardığımız domatesi, biberi, üzümü "üzerinde zehir var mı acep" endişesi duymadan iç rahatlığıyla mideye indiriyoruz. Taş baskıda zeytinyağı yapmayı öğreniyoruz, devasa sırt çantamızla Knidos antik şehrine ulaşırken pantalon paçalarımızın bir kısmını antik yolu kaplayan çalılara hediye ediyoruz.
Şimdi Bodrum'da dandik bir pansiyondayız, yarın ver elini Kuşadası Gürsel Tonbul organik çiftliği. 1 hafta gönüllüyüz, muhtemelen pestilim çıkacağından bir 10 gün bana eyvallah...
Tırhandilli selamlar,
Gizem

2 Temmuz 2009 Perşembe

Gezgin Matematiği

Dev ekran TV, blackberry, son model cep telefonu alacak param yok.
Lüks restoranlarda yemek yiyecek param da yok.
Taksiye binemem, bisiklet, dolmuş ne güne duruyor? Taksiye verecek param yok.
Araba taksidine, benzine verecek param yok.
Paket tatile verecek para hiç yok. Tek kuruş bile.
Ama...
Sokak çalgıcılarına verecek param var.
Ehven bir lokantada iyi bir servise sağlam bahşiş verecek param var.
Organik pazarda, adil yetiştirilmiş yiyeceğe verecek param var.
Doğaya zarar vermeyen deterjan, sabun almaya param var, pahalı olsalar da.
Bir plazada çalışma teklifi alsam da "benim istediğim bu değil" deyip inandığım bir işi yapacak param var.
Bu yaz tüm Türkiye'yi dolaşıp, organik çiftliklerde gönüllü olarak çalışıp, interrail'le Yunanistan, İtalya ve Hırvatistan yapacak param var.
Gezgin matematiği...
Çıkarmaz, toplar.

25 Haziran 2009 Perşembe

Şişli Ekolojik Pazar 3. Yılını Şenlikle Kutluyor


Sinsi sinsi meclise giren GDO yasa tasarılarıyla gıda güvenirliğimiz hiç olmadığı kadar tehlikedeyken, Türkiye'nin ilk ekolojik pazarının 3. yılını kutluyor olması son derece önemli. Dans gösterilerini ve konserleri seyretmek, bez torba atölyesinde bez torba yapmayı öğrenerek doğadaki ayak izinizi azaltmak ve hatta bez torba yarışmasına katılmak isterseniz yolunuzu 27 Haziran'da Şişli Ekolojik Pazar'a düşürün.



Şenlik, her Cumartesi Ekolojik Pazar’ın kurulduğu yerde, İstanbul Şişli Bomonti’de Bomonti Caddesi, Lala Şahin Sokak’ta (eski Tekel bira fabrikasının alt sokağı) gerçekleşecek.


%100 Ekolojik Pazar 3. Yıl Şenlik Programı

10.30 Açılış
Ayşe Uçar dans gösterisi

11.00 %100 Ekolojik Pazar 3. Yıl konuşmaları
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül
Buğday Derneği YK Başkanı Victor Ananias

12.00 Nejat Yavaşoğulları resitali

12.45 Okay Temiz Ritm Atölyesi konseri

13.30 Bez Torba Yarışması ve Ödül Töreni

Şenlikte gerçekleştirilecek atölyeler

9.30-12.00 “Gel Oyna” atölyesi

Topaçların renkli dünyası, topaç çevirme marifetleri, topaç yapma, boyama; akıl- sabır oyunları; balmumu ile neler yapabiliriz, kağıt katlama ve tabii origami ve daha pek çok yaratıcı oyun...

11.00-13.00 “Bez Torba” atölyesi

İTÜ “Hayatı Poşetleme!” Grubu, plastik poşet tüketim çılgınlığına “dur” diyor ve eski t-shirtlerden, kullanılamayan kumaşlardan yaratıcı bez torbalar yaratmaya ve doğa için bir şey yapmaya davet ediyor.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Kirpi Düşleri: Çizim ve Edebiyatın Doğayla Dostu











Konya'ya gideli ve döneli çok oldu ama ancak yazabiliyorum. Nedeniyse, Bryan ve benim eşşekler gibi 13 Haziran'da açılacak sergimize koşturmamız. Sergide 15 ülkelik bisiklet yolculuğundan bize kalan duyguları, doğa sevgimizi Bryan çizdi, ben hikayesini yazdım.
Birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum, bakalım beğenecek misiniz? Sergi açılışı 13 Haziran saat 19:00'da Cihangir Zenka Kafe'de.


Bir de Gençtur'la interrail toplantısı var bu Cumartesi Taksim'de. Ben ve taze bir interrail'ci :) konuşuyoruz. Yerini unuttum, gelmek isteyen email atsın bi zahmet: pisiklet@gmail.com


Çizimler: www.bryannanceart.blogspot.com (yazılar ingilizce)

Pisiklet

Düşler ismimizi çağırdı.
Düşler dedi ki : Arabayla gelmeyin onlar hep susuz.
Uçakla gelmeyin, onlar uçma taklidi yapıyor.
Bisikletle gelin.
Bak, göreceksin.
Dinle, duyacaksın.
Yaklaştığında...
hissedeceksin.

Büyülü Demlik

Büyü, bir kelebeğin kanatlarındadır. Birine yetiştim ve birazcık istedim. Uzandı ve kalbime büyü koydu.
Kalbimi demliğe koydum ve iyice demledim. Gündönümünde bıraktım.
Şehrin üstündeki duman kalktı ve yerini güzelliğe bıraktı. Sabah uyananlar yüzlerinde neden bir gülümseme olduğunu hiç bilmediler. Belki karıncalar ve onlar iyi sır saklar.